8 Mart 2019 Cuma

Çin Kaynaklarına Göre eski Türk Boyarı (Wusunlar)



Metehan

Wu-sun'lar, Hun İmparatorluğu döneminde Orta Asya'da varlığını sürdün en önemli boylardan biri idi. Wu-Sun'ların tarihi de asırlarca devam etmiş ve Hun siyasî tarihiyle iç içe gelişmiştir. Çin kaynakları Wu-sun'ların başlangıcı sırasında efsanevî bir hikaye anlatmaktadır. “Bendeniz, Hunların arasında bulunurken, Wu-sun kralının adı K’un-mo idi. Babasının, Hunların batısında küçük bir devleti vardı. Hunlar onlara hücum ettiler ve onun babasını öldürdüler32. Küçük olan kralın oğlu T’un-mo'yu ise öldürmeyip canlı olarak otların içine attılar. Kara bir kuş (karga) çocuğun üzerine doğru uçtu ve ona et verdi. (Sonra da) dişi bir kurt geldi ve çocuğu emzirdi. Hun hükümdarı buna şaştı ve onun Tanrı tarafından kutsanmış olduğunu düşündü. Onu otlar arasından aldırdı ve büyüdükten sonra ordusunda komutan yapti. (Hun ordusunda) çok defalar başarı gösterdi. Bunun üzerine Hun hükümdani K’un-mo’ya kendi babasının halkının idaresini yeniden verdi.

Wu-sun kralı K’un-mo kendi halkını topladı ve geliştirdi. Komşu küçük kentlere hücum edip aldı. Birkaç on bin kişilik okçu askeri oldu Savaşlarda tecrübe kazandı. Hun hükümdarı öldükten sonra K’un-mo halkını geri çekerek Hunlardan uzaklara gitti. Kendisini kral olarak tahta çıkardı. Bundan sonra artık Hun sarayındaki kurultaya artık gitmedi. Bunun üzerine Hunlar atli birlikler göndererek hücum ettiler; fakat, yenemediler. (Hunlar Wu-sun kralını) bir Tanrının gücünün tuttuğunu ve kendilerinden uzaklaştırdığını sandılar. Bunun için yine onu Hun idaresine girmiş saydılar. Daha sonra büyük bir akında bulunmadılar34.
Çinli elçi Chang Ch’ien’in bildirdiğine göre: “Ben Hunlar arasında bulunrken Wu-sun kralının adının K’un-mo olduğunu duydum. Wu-sun kralı K’un-mo'nun babası Nan-tou-mi, başlangıçta Ch’i-lien ile Tun-huang arasında Yüe-chih'lar ile birlikte oturuyorlardı. Yüe-chih’lar onlara hücum ettiler. Nan-tou-mi’yi öldürdüler. Böylece onların yerini ele geçirdiler. Bunun üzerine onların halkı da Hunlara kaçtılar. Wu-sun kralının oğlu henüz doğmuştu. Oğlanın hocası Pu-chiou Yabgu çocuğu kolları arasına alarak kaçtı ve çalıların içine koydu. Onu beslemek için yiyecek aramaya gitti. Döndüğünde çocuğu bir dişi kurdun emzirdiğini gördü. Gagasında et parçası tutan bir kara kuş (karga) da çocuğun çevresinde dolanıp duruyordu. Yabgu bunu görünce çocuğun kutlu olduğunu anladı. Onu alarak hükümdarın yanına gitti. Hun hükümdarı onu görünce çok sevdi ağırladı ve büyüttü.
Yüe-chih’ların öldürdüğü Wu-sun kralının oğlu yetişkin olunca, Hun hükümdarı babasının halkını ona verdi. Orduya general yaptı. Birkaç da başarı kazandı.
Bu sırada K’un-mo güçlenmişti. Kendi babasını öldüren Yüechih'lardan öç almak için Hun hükümdarından izin istedi. Batıya doğru gitti ve Yüe-chih'lara hücum ederek onları yendi. Yüe-chih'lar batıya doğru yeniden göç ettiler. Toharistan'a gittiler. K’un-mo da kendi halkını topladı ve orada oturup kaldı. Ordusu ve savaş gücü gittikçe çoğaldı.
Hun hükümdarı ölünce Hunların sarayına yeniden ziyarette bulunmak ve Hunlara hizmet etmek istemedi. Hunlar da Wu-sun kralında Tanrı'nın bir gücü bulunduğuna inanarak ondan uzak durmaya çalıştılar.
Wu-sun'lar çok güçlü ve zengin bir devlet oldular. Daha önceleri Hunlara bağlı idiler. Sonra ise gelişerek büyüdüler. Komşularını idareleri altına aldılar. Bundan sonra da Hun sarayında yapılan kurultaya artık gitmek istemediler.
Doğularında Hunlar, kuzey batılarında K'ang-chü krallığı, batılarında Fergana (Ta-yuan) vardır. Güneyde ise surlarla çevrili şehir devletleri ile komşudurlar.
Bundan sonra Wu-sun kralı K’un-mo, Yüe-chih’lara hücum etti ve yendi. Büyük Yüe-chih'lar da batıya göç ettiler. Toharistan'ı idareleri altına aldılar. Wu-sun kralı K’un-mo da Yüe-chih'ların boşaltukları yerlere oturdu".
Her ne kadar Wu-sun'ların ilk yurtları olarak Çin'in kuzey batısındaki Kansu bölgesi gösterilse de aslında daha sonraki gelişmelerden asıl yurtlarının di Irmağı-Tann Dağları havalisinin belirtilmesi gerekmektedir. Fakat, buradan Turfan'ın kuzeyinden Kansu'ya ulaştıkları sık sık
orada bulundukları sonucu ortaya çıkmaktadır. Zaten Yüe-chih’lara yenildikten sonra aynı bölgeye gönderileceklerdir57.
Büyük ihtimalle Hunların ortaya çıktığı daha doğrusu Hun İmparatorluğunun kuruluşu sırasında Orta Asya'da Tung-hu'lar, Yüe-chih'larla birlikte Wu-sun'lar da vardı ve bağımsız olarak yaşıyorlardı58. Diğer taraftan Wusun'ların Ting-ling'ler gibi boy gruplarıyla savaşmadan Mo-tun’a iaat etmeleri enteresandır. Bu iki siyasi kuruluş arasında etnik bakımdan yakınlığın olduğunu göstermektedir.
Wu-sun'ların bilinen ilk hükümdarı Nan-tuo-mi'dir. O büyük ihtimalle Yüe-chih'lar tarafından mağlup edilince yaşadıkları Kansu (Tun-huang ile Ch'i-lien arasında)'yu terk ederek Tanrı Dağları mıntıkasına geldiler. Yeni yerleştikleri bölgelerde Büyük Hun Imparatorluğuna bağlandığı söylenebilir. Na-tuo-mi'nin oğlu Le-chiao-mi yani K’un-mo doğdu. Babası öldüğü için onun küçük amcası Pu-chiou Hsi-huo, onu alarak Hunlara tabi oldu. Hun hükümdarı onu kendi evladı gibi görüp korudu. Büyüdüğünde onun emrine idaresi için asker verdi ve bundan sonra K’un-mo iyi kumandanlığıyla şöhretini artırdı. Bu arada Mo-tun, Yüe-chih’ları dağıttıktan sonra onlar Fergana’ya doğru Batı Türkistana'a göç etmişlerdi59.
Bundan sonra Hun hükümdarı Lao-shang (M.Ö. 174161), K’un-mo'ya yardım ederek, daha batıdaki Yüe-chih’lara ağır bir darbe vurulmasını sağladı. Yüe-chih'ların reisi savaş meydanında öldürüldüğü gibi geride kalanlani daha da batıya göç etmek zorunda kaldı. İşte, bundan sonra Wu-sun'lar, İli Irmağının yukarılarına yerleşmeye başladılar. Başkentleri Ch’i-ku (Doğu Türkistan'da Wen-su ilçesinin batı sınırındaki Na-lun Irmağının yukarı ağzinda kalesinde idi. Böylece K’un-mo'nun kuvveti günden güne artarak büyüdü. Lao-shang Shan-yü öldükten sonra Hunlardan bağımsızlığını koparmaya başladı
Bu arada batıya göçen Yüe-chih'ların bazıları ve Sai'ların bazı kalıntılarinin Wu-sun'ların arasında kaldığı vurgulanmıştır. Bu arada sözü delinen Hunların Hun-ya prensliğinin yeri Wu-sun'ların topraklar olmalıdır62.
M.Ö. 121 yılı dolaylarında Chang Ch’ien, imparatoruna sunduğu raporunda “şimdi Hun Shan-yü'sü Han imparatoruna zorluklar çıkardı. Wu-sun kralı K’un-mo boş duruyor. Bu halde Wu-sun'lara ciddi niyetle çok hediye vererek, onlar doğudaki eski yerlerine göç için ikna edip, imparatorun kızını onlara verelim, ağabey kardeş ilişkisi kuralım, böylece onların (Hunların) sağ kanadını çökertiriz” dedi. İmpator Wu-ti, Chang Ch’ien'in tavsiyesini kabul etti. Onun idaresine üç yüz adamı verip, her birine iki at, sığır ve koyundan on binlerce, bir milyondan fazla altın, kağıt, kumaş ve başka eşyalarla Wusun'lara göndererek, onları eski yerlerine hücuma ikna ederek, Hunları yenmekle vazifelendirdi. Bu konu ile ilgili ayrıca “Şimdi yeni Ch'an-yü, Han'a zorluk çıkarıyor. Bu yüzden Hun-ya toprakları boş insansız. Yabancılar, Çin'in mallarına göz diktiler. Şimdi Wu-sun'lara derin hürmet ve hediyeler göndererek, onları doğuya ilerlemeye çağıralım, Hun-ya topraklarında oturmaları için. Han ile kardeş olurlarsa onların sağ kolunu keseriz. Onların batisındaki Ta-hsia’lar da gelip Çin’e vassal olurlar” diye kayıt bulunmaktadır64,
Chang Ch’ien, Wu-sun'ların yanına vardığında, K’un-mo, Çin elçilerini Ch’an-yü'nün yaptığı gibi seromonilerle karşıladı. Chang Ch’ien çok kızırak, onun Çin mallarına düşkünlüğünü bildiğinden dedi ki: “Göğün oğlunun hediyeleri geldi, kral Çin kurallarına göre selamlanmazsa hediyeler geri gider65. Bunun üzerine K’un-mo ayağa kalkıp mektubu selamladı. Diğerleri onun gibi yaptılar. Ch’ang Ch’ien dedi ki. "Wu-sun’lar doğudaki Hun-ya topraklarında ikamet edebilir. Böylece Çinli prenses Wen-chu gelin olarak Kun-mo’nun kadını olacaktır.”
Böylece Çinlilerle Wusun’lar arasında bir anlaşma yapılmasına rağmen Hunlara karşı bir harekat yapılmadı. Çünkü, Wu-sun ülkesinde karışıklıklar çıkmıştı. Kralları ihtiyar olduğu ve uzun zaman Hunlara bağlı kaldıkları, onlara yakın Çin'e uzak oldukları için Hunlara karşı her hangi bir askerî teşebbüste bulunamadılar. Kral ülkesi üzerinde ağırlığın gösteremediği gibi vezir de Hunlardan korkuyordu. Bu arada Wusun'lar arasında taht mücadelesi baş gösterdi Ondan fazla oğlu olan K’unmo'nun ortanca oğlunun adı Ta-lu idi. Bu oğul cesur, yiğit bir kişi olup halkıni mükemmel idare ediyordu. On bin süvariyi alıp başka bir yerde oturmaya başladı. Bu arada onun Ts'en-chü adlı ağabeyi veliaht olmuştu. Adı geçen veliaht ölüm döşeğinde babası K’un-mo'ya kendisinin veliaht olmasını, çün kü insanların ona emirsiz itaat edeceğini söylemiş; babası da kabul etmişti. Bunun üzerine veliaht olamayan Ta-lu henüz babası ölmeden Ts'en-chü'ye ve babası K’un-mo'ya saldırmak istedi. K’un-mo, Ta-lu’nun kendisinin veliaht tayin ettiği oğlunu öldürmesinden korkuyordu. Dolayısyla Ts'en-chü'ye on binden fazla süvari vererek başka yarde ikamet ettirdi. Kendisi de yanına on binden fazla süvari almıştı. Diğer taraftan Batu Türkistan'ın bütün küçük şehir devletçikleri Çin ile diplomatik ilişki kurunca Wu-sun'lar da Chang Ch’ien ile onlarca elçi ile onlarca at gönderdiler. Çin ülkesine gelen Wu-sun elçileri onun zenginliğini, halkın refahını görünce geri döndüklerinde kendi ülkelerinde anlattılar. Bu yüzden Wu-sun ülkesinde Çin'deki Han hanedanına önem verilmeye başlandı.
Chang Ch’ien döndükten sonra Hunlar, Han hanedanının Wu-sun'larla ilişki kurduğunu duydular. Çok kızdılar saldıracaklardı. Bu sebepten çok korkan Wu-sun'lar Çin'e ardı ardına elçiler yollayıp at sunarak, evlilik yolu ile akraba lik kurmak istediklerini bildirdiler. Göğün oğlu bütün vezirler arasında müzakere açarak durumu değerlendirmelerini istedi. Hepsi dedi ki. “Önce çeyiz alalım, sonra kız gönderelim”. Başlangıçta Çin imparatoru dedi ki: "kutsal atlar kuzey batıdan gelir, Wu-sun'ların atlarını elde etmek güzel onlara Gök Atı deniyor. Fergana'nın kan terleyen atlarına sahip olmak, Wusun atlarını adını Hsi-chi (Uzak Batı), Fergana’nın atlarını Gök Atları olarak değiştirelim"67.
Neticede M.Ö. 115 yılında Wu-sun'ların yanına varan Çinli elçi Chang Ch’ien, onları doğu yönünde Hunlara karşı savaşa ikna edemediyse de aradaki ilişkilerin gelişmesini sağladı. K’un-mo, bunlara da değer verdiğini göstererek, Hsi-chün Prensesi kendine sağ kanat kadını olarak aldı. Bu hadise Hunlar tarafından duyulunca, onlar da bir prenseslerini K’un-mo'ya gelin olarak verdiler. Onu da kabul eden K’un-mo, sol kanat kadını tayin etti. İmparator, Wu-sun'lara elçi göndererek, Fergana’ya hücum etmelerini istedi. Wu-sun'lar iki bin süvari ile harekete geçip destek vermeye çalıştılarsa, da savaşa gelmediler69.
Eski Türklere göre sol kanat yani doğu taraf sağ yani batıdan hiyerarşik açıdan üstündü. Wu-sun'ların Hun prensesini Çinli prensesten üstün tutmalarının sebebi Hunların eskiden beri ve hala onların nazarında önemli yerleri olduğunu göstermektedir.
Çinli prenses Hsi-chün'ün hizmetine bir saray verilip yüz hizmetçi tahsis edildi. Çinliler, ayrıca K’un-mo’nun yanındaki adamlara yani ileri gelen yöneticilere paralar, kağıt ve kumaşlar sunuldu. Bundan sonra İmparator Wu, sürekli elçilerle ipekli ve sair kumaşlardan göndermeye devam etti. Bu şekilde Çin kültürü Wu-sun'ların arasında yerleşmeye başlamıştı. göndermeye başlamıştı. K’un-mo ihtiyar olduğu için Hsi-chün Prensesin kendi torunu ile evlenmesini vasiyet etti. Aslında Çinli prenses bunu istemiyordu. Fakat, İmparator Wu, "ülkenin menfaatleri için fedakarlık etmen gerekir, biz Wusun'larla birleşerek Hunları yok etmek maksadımızdır” diye emir gönderince torun Tš’un-chu ile evlenmek zorunda kaldı ve ondan bir kız çocuğu doğurdu. Adı da Shao-fu idi. Böylece kendi siyasî vazifesini tamamlamış oluyordu. Hsi-chün öldükten sonra Han İmparatoru başka bir prenses olan Chieyou'yu Ts’un-ch'u'ya gönderdi?.
Ts’un-chu ölünce oğlu Hu-fu-tsu-ni-mi yaşça küçük olduğu için kardeşi Ta-lu'nun üçüncü oğlu Wen-kuei-mi, Wu-sun'ların tahtına oturdu. Lakabı Semiz idi. Wu-sun'lardaki geleneğe göre Çinli prenses Chie-you ile evlendi. Ondan Semiz'in üç oğlu, iki kızı dünyaya geldi. Büyük oğlunun adı Yüankuei-mi idi ki; sonra o büyük K’un-mi oldu. Ortanca oğlu Wan-nien' on bin yıl anlamında) sonradan Yarkent beyi oldu; üçüncü oğlu Ta-lo (Büyük Mutluluk) sonradan Batı Ulu Kumandanı tayin edildi. Büyük kızı Ti-shih, Kuca beyi Chiang-pin’in hanımı oldu. Küçük kızı Su-kuang, sonradan Chou-hu Hsi-huo'yla evlendi.
Evlenme yoluyla tesis edilen akrabalık ilişkileri neticesinde Wusun'lar ile Han hanedanı birbiriyle yakınlaştı. M.Ö. 74 yılında Hunlarla, Turfanlılar, Wu-sun'lara saldırdı. Ertesi yıl Ch’ih-yen, E-shen’ı aldı, halkını esir etti. Bu şekilde Han hanedanı ile Wu-sun'ların arası açılmıştı. Wu-sun hükümdarı Çin'e mektup göndererek yardım istediğinde İmparator Chao-ti, iki yüz bin atlı askeri yola çıkardı. Yapılan savaşın sonucunda Hunlara ağır bir darbe indirildi. Buna rağmen Hun hükümdarı kendi idaresinde on bin atlı ile Wu-sun'lara akın yaptı. Fakat, dönüş yolunda firtinaya (boran) yakalanıp, nüfusunun onda dokuzunu ve bütün mallarını kaybetti. Bundan faydalanan Wu-sun'lar, Hunlara karşı saldırıya geçti. Bundan sonra Hunların gücü epey zayıfladı. Doğudaki Wu-huan'lar ile kuzey ve batıdaki Ting-lin'ler de bağımsızlıklarını ilan ettiler. Bundan sonra Hunlar, Çin'e yağma yapacak gücü kendilerinde bulamadılar. Dolayısıyla Wu-sun'lar kendi bağımsızlıklarını kazandıkları gibi ayrıca Ting-ling ve Wu-huan gibi boyların da serbest kalmalarına yol açmış ve nihayet Han hanedanını Hun akınlarından kurtarmışlardı. Ayrıca Doğu Türkistan ve onun doğusundaki bölgeler Hunların elinden çıkınca ipek yolu üzerindeki ticaret Çinlilerin kontrolüne geçmiş bulunuyordu. Tanrı Dağları etrafindaki Hun hakimiyeti kalkinca Turfan ve tarım havalisine Çin’in siyasî gücü uzanmış oluyordu?2. Bu başarılarından dolayı olsa gerek M.Ö. 71 yılında Çinliler Ch’ang Huei adlı bir elçiyi Wu-sun'lara göndermişlerdi?.
Her ne kadar kuvvetlerini kaybetseler de Hunların, Tanrı Dağları havalisinden vazgeçmeye niyetleri yoktu. Az önceki ağır yenilgiden sonra doğu ve batı kanat kumandanlarına on bin asker veren Hun Shan-yü'sü onları Wu-sun ve diğer batı memleketlerini tekrar bağlamakla görevlendirdi. M.Ö. 64. Y11da K’un-mi Wen-chu-mi (Semiz), Han imparatoruna mektup yazarak kendisinin büyük oğlu Yüan-kuei-mi’ye bir Çinli prenses istedi. Böylece kurulacak akrabalık ilişkileri neticesinde doğacak olan yakınlaşmada alacağı yardımla Hanların baskısından kurtulacağını bildirdi. Çeyiz olarak bin at ve bin deve göndermişti. Imparator Hsüan-ti, daha önce gönderilen Chie-you’nun yeğeni Hsian-fu prensesi yola çıkardığında gelin heyeti daha sınırlardan çıkmadan Yüan-kuei-mi öldü. Wu-sun'ların ileri gelen devlet adamları Ts’un-chu'nun oğlu Hu-fu-tzu'yu K’un-mi olarak tahta çıkardılar. O akıldan noksan olduğu için onu K’uang-wang (Deli Hükümdar) olarak tahta çıkardılar. Damadın ölmesi üzerine Prenses Hsian-fu'yu imparator geri aldı. Bunun üzerine yeni hükümdar eski Chie-you prenses ile evlendi. Ondan bir oğul doğdu ve adı Ti-mi kondu. Ancak, hükümdar deli olduğu için bir türlü huzur sağlanamadı. Hatta Çin elçisinin de olduğu bir toplantıda Chie-you prenses, yeni kocasını öldürmeye kalkıştı. Ölümden kıl payı kurtulan hükümdar, yaralanmış ve kaçmıştı. Wen-kuei-mi Hu-fu’nun oğlu Wu-chiou-tu, deli hükümdarı öldürerek kendisi ne Çinliler devreye girince rehine oğlan geri verildi. M.Ö. 1 yılında Wusun'ların Büyük K’un-mi'si Ch'ang-an'da Çin imparatoruyla görüştü?.
Wang Mang devrinin başlangıcına kadar büyük ve küçük K’un-mi'ler, Çin imparatorlarına elçilerle hediyeler gönderip durdular. Artık K’un-mo unvanının yerine K’un-mi almış görünmektedir. Çinliler bütün bunları kendi prensesleri Chie-you’nun yıllar önce yaptığı faaliyetlere bağladılar.
Batı Han hanedanı döneminde Wu-sun - Çin münasebetleri bu kadar sıklıkla gerçekleşmemiştir. Fakat, Wu-sun'ların Lo-yang'daki hizmetleri devam etti.
M.S. 80-83 yıllarında Han hanedanının elçisi Pan Ch’ao, Batı Bölgelerinde ülkesi adına görev yaptı. O Wu-sun'ların yardımını aldı. Yine Li Yi-ti, Wu-sun'ların elçilerini alıp, Büyük ve küçük K’un-mi'lerden aşağıdakilere kumaşlar bağışlandı. Pan Ch'ao'nun başarı ile uyguladığı siyaset sonucunda Wu-sun ve Kaşgarlılarla iyi ilişkiler yeniden tesis edilmiş ve Çin bu bölgede tekrar kuvvetlenme imkanı bulmuştu”.
M.S. 127 yılında Doğu Han hanedanı batı bölgelerini ele geçirince78 bundan sonra Wu-sun ve han hanedanı arasındaki ilişkiler engellendi. M. S:133 sıralarında Çin’in Orta Asya üzerindeki hakimiyeti tamamen zayıfladı?9.
M.S. 177'lerden sonra Hsien-pi’ler liderleri Tan-shih-huai’ın idaresinde Moğolistan coğrafyasında çok kuvvetlendiklerinde üzerlerine gönderilen Çin ordularını mağlup ettiler. Arkasından sınırlarını batıya Cungarya'ya kadar genişletip onları mağlup edip, Wu-sun'larla sınır oldular. 80
Kuzey Wei döneminde Juan-juan'ların akınlarına maruz kalan Wusun'lar, Pamir (Ts’ung-ling) dağlarına göç ederek orada yerleştiler. 437 yılinda Tabgaç hükümdarı Tun Wan onlara elçi gönderdi. 938 yılında Wusun'lar, elçi gönderen Liao hanedanının imparatoru T'ai-tsu'ya karşı elçi yolladılar. Bu tarihten sonra azaldıkları için haklarında bilgi alınamamıştirdı. Kuvvetli zamanlarında Wu-sun’ların sınırları kuzeye ve doğuya doğru epey genişlemişti. Onların kuzey ve doğusunda Wu-huan ve Ting-ling gibi kavimlerin adının geçmesi böylesine kendilerine uzak kavimlerle ilişki kurmaları bunu desteklemektedir. Wu-huan'lar kendi suçlularını, Wu-sun'ların kuzey doğusunda ve Ting-ling'lerin güney batısında yer alan ırmaklar ile dağların bulunmadığı ve yılanların kaynaştığı, insanların hayatlarını sürdüremeyeceği ıssız bir çöle sürerlerdi. 82
Wu-sun'ların esas işi hayvancılık ve avcılık olup tarımla uğraşmazlardı. Özellikle at yetiştiriciliğinin geliştiği Wu-sun'larda insan başına dört-beş bin yılkı düşerdi. 89 Keçeden mamül evlerde otururlar, et ve süt ile beslenirlerdi. Çin kaynaklarının bilgi vermediği ya da ulaşamadığı bölgede yaşayanlar hakkında farklı bilgiler vardır. Her ne kadar Çin kaynakları Wu-sun'ların kültürü hakkında bu bilgileri verse de onların yaşadığı. Yedi Su, Çu ve Talas irmakları etrafında yapılan arkeolojik kazılarda tarımla uğraştıkları, yerleşim yerleri kurdukları açığa çıkmıştır. Özellikle sulama kanallarının bulunması ve sulu ziraatin yapılması enteresandır. 84
En yüksek makamın K’un-mo'luk olduğu anlaşıyor. Yani hükümdar karşılığı bu unvan idi. Bununla birlikte, Ch’ing-chu, hsi-huo, Hsiang, Talu, Ulu kumandan, Bey, Ta-fu, kumandan, Ti-wei, Ulu Müfettiş, Ulu vali, Shih-chüng Ulu valisi, atlı asker başı gibi unvanlı devlet adamları vardı. İnsan sayıları 630 bin, askerlerinin sayısı 188800 olarak bildirilmiştir85
Başkentleri Ch’ih-ku-ch’eng olup Çin başkenti Ch’ang-an’a sekiz bin dokuz yüz li uzaklıktadır. Adı geçen şehirlerinden doğuya doğru 1721 li, batiya Semerkand'a doğru ise beş bin li'lik bir alan vardır. Toprakları otlu ve düzlüktür, çok yağmur ve kar yağar, dağlarında çok çam ağacı vardır. Ağaç yetiştirmezler, otlakları ve suları takip ederek hayvanlarını otlatırlar, gelenekleri Hunlarla aynıdır. Ülkelerinde çok at olduğu gibi zenginlerinde dört-beş bin at bulunmaktadır. Halkı kötüdür güvenilmezler, çok yağma akın yaparlar, en sonunda devlet oldular. 86 Yeşil göz ve kırmızı saçları vardır, dış görüntüleri maymuna benzer, memleketlerine K’un-mo veya K’un-mi denir. Ziraatten anlamazlar, Hunlar gibi göçebelik ederler. Çok sayıda atları vardır. 440 yılında memleketleri Juan-juan'lar tarafından yağma edildi. Bunun üzerine Ts’ung-ling'in batı taraflarına çekilip oralarda kaldılar. 437'de Tobalara ilk elçiliği gönderdiler. Sonradan bu yolda devam ettiler. Al renkte bir çeşit şarapları olup yağa benzer ve kemiklere güzel koku verir. Böyle ilginç bilgilerin yanında Çin'in Chao Su eyaletinde bulunan bir Wu-sun mezarında bulunan demir saban ve ağaç tabutun dışındaki metal izler onların demir aletleri kullandığına dair en iyi delillerin mevcut olduğunu söylemek gerekir.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder